Türkiye Cumhuriyeti Bişkek Büyükelçisi Cengiz Kamil Fırat, MEDIAMANAS’ın canlı yayın konuğu oldu. Radyo-televizyon (sosyal medya) ortak yayını olarak 24 Ekim 2019’da yapılan “Manas’ta Özel Röportaj” adlı programa katılıp MEDIAMANAS Müdürü Dr. Bülent Namal ile söyleşen Büyükelçi Fırat, Büyükelçiliğin son dönemde gerçekleştirdiği faaliyetlerden, Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinin gelişiminden ve Barış Pınarı Harekâtı’ndan söz etti.
Röportajın -yayın sırasındaki Kırgızca tercümeleri hariç- tam metni şöyle:
Dr. Bülent NAMAL (BN): Kırgızistan-Türkiye Mana Üniversitesi’nden sizleri saygıyla selamlıyoruz. Değerli Dinleyicilerimiz, Değerli Seyircilerimiz; Türkiye’deki ve Kırgızistan’daki gelişmeler oldukça yoğun biliyorsunuz. Bu konularda görüşmek üzere Türkiye Cumhuriyeti Bişkek Büyükelçimiz Sayın Cengiz Kamil Fırat’ı davet ettik stüdyomuza ve kendileri de kırmadılar bizi; geldiler. Hoş geldiniz Sayın Büyükelçi’m, şeref verdiniz!
Cengiz Kamil Fırat (Büyükelçi): Hoş bulduk, estağfurullah, çok teşekkür ederim Bülent Bey. Her şeyden önce MEDIAMANAS’ı da kutluyorum. Geçen sefer geldiğimde Oş’ta canlı yayına çıkmamıştık. Bu sefer, anladığım kadarıyla, Oş da var. Uydu üzerinden de yayınlar başlamış; çok tebrik ederim.
BN: Çok teşekkür ederim. İnşallah çok daha gelişecek MEDIAMANAS, çok daha güzel yerlere ulaşacak sizlerin de desteğiyle. Sayın Büyükelçi’m, sizi uzun süredir burada ağırlamıyorduk. Dinleyicilerimiz, izleyicilerimiz özlemişlerdir sizi; ama sizi sürekli takip ediyoruz. Çünkü sosyal medyayı çok dinamik kullanan, gayet genç bir Büyükelçi’mizsiniz. Ne kadar güzel; sürekli bilgiler alıyoruz; bu bilgileri biz de MEDIAMANAS’tan paylaşıyoruz. Dedik ki son günlerde Büyükelçiliğimizin yaptığı bazı faaliyetleri belki paylaşmak istersiniz, Türkiye’deki gelişmelerden söz etmek isterseniz; o nedenle sizi davet ettik.
Büyükelçi: Çok teşekkür ederim, sağ olun, MEDIAMANAS’a çok teşekkür ediyorum. Şimdi gençliği bilemem, artık 50 yaşına vardık; ama hem sosyal medya üzerinde hem de aktivitelerimizi kamuoyuna duyurma bağlamında hakikaten epey bir çalışma yürütüyoruz. Instagram sayfamızı da açtık. O da yeni başladı.
BN: Reytinglerde de MEDIAMANAS’ı geçtiniz Sayın Büyükelçi’m. Farkındayız bunun.
Büyükelçi: Öyle mi? Yarışma yok, yarışma yok. Hep birlikte, el ele; hep birlikte, el ele... Şimdi size Bülent Bey, geçen seferde yaptığımız gibi, kısaca ne yapıyoruz, ne ediyoruz, nerelere gidiyoruz, onları aktarmak istedim.
BN: Lütfen.
Büyükelçi: Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ilişkilerde çok güzel bir dönemeçteydik geçen sefer konuştuğumuzda. Şimdi inşallah daha da iyi yerlere geliyoruz. Ben sizinle görüştükten sonra, aşağı yukarı, Kırgızistan’daki bütün ‘oblastları’ (bölgeleri) gezdim; hatta rayon rayon geziyorum diyebilirim. Gezmediğim, şu ana kadar görmediğim tek ‘oblast’, Batken kaldı. Ona da önümüzdeki günlerde gittiğimde bütün oblastların hepsini gezmiş olacağım. Hatta bazılarına iki üç kere gittiğim oldu. Her birinde -Kırgız Cumhuriyeti’nin biliyorsunuz bir kalkınma dijitalleşme yılı var- çalışmalarımızı ona göre yürütüyoruz. Bütün oblastlarda eğitim, sağlık, temiz su, dijitalleşme gibi çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bütün oblastların her birinde, aşağı yukarı hepsinde, birer tane kreş, en azından bir tane hastanenin renovasyonu, tadilatı, en azından bir polikliniğin inşaatı, bazı köylerde yapılan bazı çalışmalar var. Mesela köyde taze su mu yok, o zaman taze su projelerini hayata geçiriyoruz. Bunlar hakikaten orada yaşayan insanların hayatına dokunan projeler. O bakımdan çok memnunuz. Bunları hayata geçiriyoruz. O yüzden Bişkek’ten biraz uzak kalıyorum; ama Kırgızistan’ı karış karış gezmek çok güzel oluyor.
BN: Çok da hayırlı çalışmalara vesile oluyor; ne kadar güzel Sayın Büyükelçi’m!
Büyükelçi: Aynen öyle. Şimdi ben bu vesileyle şunu da söylemek istiyorum: biz iki tane de kulüp başlattık. Bir tanesi iş kulübümüz. Kırgızistan’da yatırım yapmış, burada çalışan iş adamlarımızı Manas Üniversitesi de dahil olmak üzere, kendi Büyükelçiliğimiz de dahil olmak üzere, bir araya getirdik. Amacımız Kırgızistan’a daha fazla yatırım çekebilmek. Onun haricinde bir de kültür ve sanat kulübü kurduk. O kültür ve sanat kulübünde de -geçtiğimiz günlerde- Kırgız sanatçıları, ressamları ağırladık. Onların Kırgız kamuoyuna, kordiplomatiğe, buradaki yabancılara, iş adamlarına tanıtımını sağladık. Önümüzdeki süreçte sizinle de iş birliği içerisinde, Manas Üniversitesi ile de iş birliği içerisinde, olabildiğince, Türk ve Kırgız sanatçıları bir araya getirecek projeler üzerinde çalışıyoruz. Dolayısıyla hiç durmuyoruz. Sürekli çalışıyoruz. İnşallah güzel neticeler de alacağız.
BN: Sürekli çalışıyorsunuz. Bunlarla ilgili haberleri Kırgız medyasından da takip ediyoruz. Herkes bunların farkında. Çok da mutlu oluyoruz. Çok teşekkür ederiz Sayın Büyükelçi’m.
Büyükelçi: Sağ olun. Şimdi son olarak da şunu söyleyeyim. İki ülke arasında önümüzdeki günlerde bizim Karma Ekonomik Komisyon toplantımız olacak. Ondan sonra da en üst düzeyde yüksek düzeyli Stratejik Konsey toplantımız olacak, Cumhurbaşkanları düzeyinde. Dolayısıyla hakikaten her alanda ilişkiler artıyor. Milletvekilleri geliyor gidiyor. Akademisyenler gelip gidiyorlar. Sanatçılar gelip gidiyorlar. Son dönemde biliyorsunuz bazı yatırımlarımız da oldu. Bir Türk yatırımı olarak Sheraton Oteli Bişkek’te kuruldu. Bir göz hastanesi kuruldu. Kudret Göz Hastanesi kuruldu. Ondan sonra Dostluk Hastanemizi inşallah önümüzdeki dönemde açıyoruz. Artık Dostluk Hastanesi’nin bütün ekipmanları geldi. Şu anda doktorlar, hemşireler ve teknikerler belirleniyor. Dolayısıyla o hastane de devreye girecek. Güzel çalışmalarımız var. Çok güzel çalışmalarımız var.
BN: Ne kadar güzel! TİKA ile birlikte bölgelere gittiğimiz zaman insanların gözlerindeki o mutluluğu gördük, buna şahit olduk. Bunlar da iki halkın çok daha fazla yakınlaşması açısından umut verici, mutluluk verici. Sayın Büyükelçi’m, dün bir basın toplantısı düzenlediniz Büyükelçiliğimizde. Barış Pınarı Harekâtıyla ilgili bilgiler paylaştınız. Buraya gelmişken sizden bununla ilgili de -bizim dinleyicilerimiz ve izleyicilerimiz için- bilgi paylaşmanızı rica edeceğim. Kırgızistanlı dostlarımıza, dilerseniz öncelikle, nedir Barış Pınarı Harekâtı, onu anlatalım.
Büyükelçi: Memnuniyetle Bülent Bey. Şimdi biliyorsunuz. Suriye’de 8 seneyi aşkın bir süredir bir iç savaş yaşanıyor. Bu iç savaşın neticesinde Suriye nüfusunun yaklaşık üçte biri göç etti. Bunlardan, baktığınız zaman, yaklaşık 3,6 milyon kişi Türkiye’de. Biz bu kişilere ev sahipliği yapıyoruz. Misafirlerimiz olarak addediyoruz. Bu 3,6 milyon kişinin içerisinde Sünniler var, Şiiler var, Türkmenler var, Kürtler var, Araplar -değişik gruptan mezhepten Araplar- var, Süryaniler var, herkes var. Dolayısıyla biz kapılarımızı Suriye’den gelen herkese açtık. Son 8 senedir -hiç mübalağa etmiyoruz, Birleşmiş Milletler kendisi söylüyor- dünyadaki en büyük organizasyonlardan bir tanesine ev sahipliği yapıyoruz. Yaklaşık 3 milyon kişiye de Suriye’de bakıyoruz, yardımcı oluyoruz. Yani düşünün, Kırgızistan’ın nüfusu toplamı 6,3 milyon. Yaklaşık 5,3 milyon kişi Kırgızistan’da yaşıyor. Güncel olarak 1 milyon kişi yurt dışında çalışıyor. Biz sadece Suriye ile ilgili olarak neredeyse 7 milyon kişiye bakıyoruz.
BN: Bir ülke nüfusu kadar neredeyse.
Büyükelçi: Bir ülke nüfusu. Belki Kırgızistan’dan büyük bir nüfusa biz bakıyoruz. Yaklaşık 8 seneden beri süren bu süreçte artık öyle bir noktaya gelindi ki DEAŞ’la mücadeleye yönelik olarak kurulan koalisyonun da tam merkezinde yer alan bir ülke Türkiye. Suriye’de DEAŞ’la mücadele eden ve askeri birebir DEAŞ’la çarpışan bir ülke. Kendi ülkemizde de İstanbul’da, Ankara’da, Reyhanlı’da biliyorsunuz büyük katliamlar yaşandı. 250-300’e yakın insanı kaybettik Türkiye içerisindeki saldırılarda. Bunlara karşı olarak da biz onlardan yaklaşık 4000 militanı, teröristi etkisiz hâle getirdik. Bu kadar çalışmamıza rağmen son dönemlerde baktık ki bazı müttefikler, ABD ve diğer bazı Batılı müttefiklerimiz maalesef güneyimizde, tam sınırımızda, bütün Suriye ile sınırımız boyunca, orada PKK’nın uzantısı olan, PKK’nın içinden de zaten türeyen ve birleşik olan PYD’yi, YPG’yi kendilerine bir dost edindiler. Bunlarla -DEAŞ ile mücadele kisvesi adı altında- tam güney sınırımızda bir terör devleti oluşturmaya başladır. Bizim gibi -hani DEAŞ ile mücadeleye baktığınız zaman en fazla mücadele eden- bir müttefik NATO üyesi ülke varken -bu ülkenin terörle mücadelesinde 1984 yılından beri 40 bin kişiyi kaybettiğimiz PKK ile mücadelede 40 bin kişiyi kaybettiğimiz- bir örgütünü muhatap almaları bizi derinden sarstı ve üzdü. Bu nedenle biz müttefiklerimizlerimizle, ABD ile çok uzun müzakereler yürüttük ve dedik ki bakın yanlış yapıyorsunuz. Bizim Kürtler ile herhangi bir sorunumuz yok; ama PKK ve terörizmle sorunumuz var. Burası çok önemli. Türkiye’deki 3,6 milyon insan arasından 350 bin kişi bu PYD’den kaçan Kürt nüfus. Suriyeli Kürtler ve bunları biz ağırlıyoruz. Şimdi 2016 sonunda, 2017 başında ve 2018’de iki tane harekât düzenlendi. Bu harekâtlarda hem DEAŞ’tan hem PKK’dan, PYD’den temizlenen bölgelere şu ana kadar Türkiye’den 365 bin kişi -o bölgelerden gelen Suriye halkı- gönüllü olarak geri döndü. Şimdi bütün bunları anlattık ve anlatmaya devam ettik; fakat nedense bir türlü dinlemek istemediler ve sürekli olarak orayı beslemeye başladılar. Biz bütün bunları müttefiklerimize anlattıktan sonra maalesef şunu gördük. Yaklaşık 30 bin tır, 30 bin kamyon düşünün son derece modern teknolojiyi haiz silah gönderdiler teröristlere ve dediler ki işte biz bunları DEAŞ ile mücadele eden YPG’ye gönderiyoruz. Sonuç olarak ben dün de basın toplantısında anlattım. Amerikalılar, kendileri, savunma bakanları, genaralleri, senatörleri, parlamenterleri, kendi yaptıkları toplantılarda şunları birbirlerine sordular: ‘PYD, YPG, PKK değil mi? Kendi kendilerine verdiler cevapları Senatoda sorgulamalarda: evet, PKK. Peki Türkler kızmakta haklı değil mi?: evet, haklılar. Biz niye bunlara bu kadar silah veriyoruz?’ Çünkü Bülent Bey, neticede şu oldu: o silahlar döndü dolaştı Türkiye içerisinde saldırılarda kullanıldı. Türkiye’ye yönelik saldırılarda kullanıldı. Sonra 200 kilometreye yakın tüneller kazdılar bütün sınır boyunca. O tünellerin -NATO standartlarında betonarme tüneller kuruluyor- uçları nedense hep Türkiye’ye çıkıyor. Şimdi biz belli bir yere kadar durduk, durduk, durduk, NATO dedik, müttefik dedik, dost dedik; ama baktık ki bunun artık dostlukla kalır bir tarafı yok. Dolayısıyla Türkiye de artık kararını verdi ve ‘Ben orada teröristleri kabul etmiyorum.’ Bir de bir şey söyleyeceğim: Peki bunlar PYD, PKK, tamam kabul, terör örgütleri. Ama bunlar değişik; bunlar SDF: Suriye Demokratik Güçleri. Ya bir gecede nereden çıktı bunlar? Bir gecede isim değiştirdiler. Bir anda demokratik kelimesini kullanınca bambaşka bir yapı oldular. Yani artık biz dedik ki bizimle dalga geçmeyi bırakın. Geldiğimiz nokta itibariyle artık bunun kabul edilebilir bir durumu yok.
BN: Kaldı ki isim değişikliğini de yine Amerikalılar önermişti.
Büyükelçi: Tabii ki. Şimdi bakın Barış Pınarı Harekâtı’nın başlatılmasını anladıkları andan itibaren zaten çekilmek durumunda kaldılar. İşte Başkan Trump da çekileceklerini söyledi. Barış Pınarı Harekâtı başlatıldı. Bülent Bey, Kürt bölgeleri, bütün sınır boyunca Kürt bölgeleri var. Türkiye içerisinde Kürt nüfusun ağırlıklı olarak yaşadıkları yerler. Bine yakın havan topu bu bölgelere atıldı. Kim tarafından? Suriye Demokratik Güçleri tarafından. Siz şimdi Kırgızistan’ı düşünün. Kırgızistan’a herhangi bir sınırından, Kırgızistan’ın terör örgütü olarak gördüğü örgütler tarafından 1000 tane havan topu atılsa, 20 insan -20 kişi ki bunların içinde çocuklar ve kadınlar da var- ölse, 200 kişi de yaralansa, bugün Kırgızistan bunu kabul edebilir mi? Kırgız vatandaşlar bunu kabul edebilir mi? Söz konusu değil. Biz bunu yaşadık. Dolayısıyla Barış Pınarı Harekâtı yapıldığında da -zaten gördünüz gibi- çok nokta atışı gittik. Size dün örnek verdim. Amerikalılar’ın, Rusya Federasyonu’nun, başka ülkelerin başka yerlerde yaptkları operasyonlarda, giriyorlar, darma duman ediyorlar; bütün köyleri, kentleri yıkıyorlar. Bizim operasyonumuza dikkat edin, hepsi nokta atışı. Lazerle özel bir şekilde ilerleniyor. Yani bunları bile gördüler; fakat çok büyük bir kara propaganda başlattılar, çok da yanlış bir kara propaganda başlattılar. Nedeni çok açık ortada. Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti oluşturulması ve bunun da PKK tarafından kontrol edilen bir Kürt devleti oluşturulması projesi vardı. Türkiye’de 40 bin kişinin ölümüne yol açmış bir terör örgütünün kontrol ettiği bir sınırla karşılaşmak söz konusu değil.
BN: Bu oyun bozulmuş oldu.
Büyükelçi: Bu oyun bozuldu. Türkiye bu oyunu bozunca, ‘Hayır, kabul etmiyorum!’ deyince de bütün Batı dünyası nedense bir anda böyle bir ofansife geçti ve kara propagandaya başladılar. Bizim derdimiz de işte bunu anlatmak. Yani yaptığınız şey yanlış, kabul etmedik. Sonuç itibariyle de geldiğimiz noktada şu oldu. ABD Başkan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı Mike Pence ve Pompeo Türkiye’ye geldiler. Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile görüştüler, Bakanımız ile görüştüler. Daha iki gece evvel de Soçi’de Cumhurbaşkanı’mız Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile görüştüler. Her iki tarafta da birer mutabakat çıktı. Bu mutabakat iki şeye dayalı: birincisi Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesi gereğince, kendini müdafaa hakkı var. İkincisi de Türkiye ile Suriye arasında Adana Mutabakatı var. Yani Suriye topraklarından Türkiye’ye herhangi bir saldırı olursa Suriye onu engellemekle mükellef. 1998 yılında imzalanan bir mutabakat. Biz bunları kullanarak bu Harekâtı gerçekleştirdik. Şu anda hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Rusya ile vardığımız mutabakatlar çerçevesinde inşallah bundan sonraki süreç siyasi olacak.
BN: Sayın Büyükelçi’m, askeri ve siyasi girişimlerimiz, bu başarılı girişimlerimiz sonucunda, artık ana hedeflerimize ulaşma yolunda büyük mesafe katettik diyebiliriz değil mi bu durumda?
Büyükelçi: Kesinlikle Bülent Bey. Şimdi siyasi hedeflerimizi ben size çok kısaca özetleyeyim. Bir, sınır bütünlüğü. Yani baktığınız zaman sınırların ihlal edilmemesi gerekiyor. Sınırlardan herhangi bir saldırının yapılmaması gerekiyor Türkiye’ye. Bizim için bu çok önemli, bu bir. İkincisi Suriye’de hiçbir terör örgütünün barınmaması gerekiyor. Ne DEAŞ ne de PKK. PKK’ya istiyorsanız PYD deyin, istiyorsanız YPG deyin, istiyorsanız SDF deyin, fark etmiyor.
BN: Aynı yapı, aynı oluşum.
Büyükelçi: Terör, terördür. Dolayısıyla onun kabul edilmemesi. Üç -burası çok önemli- Suriye’nin toprak bütünlüğü. Türkiye bunu istiyor. Dört, Türkiye, Suriye içerisinde siyasi birliğin sağlanmasını istiyor artık. Bu bağlamda da bu ayın sonunda -30 Ekim’de yapılacak- Anayasa Komitesi çalışmalarını biz zaten başlattık. Bunların yapılmasını kararlaştırdık Soçi’deki mutabakatta. Bütün bunlara baktığınız zaman; toprak bütünlüğü, siyaset bütünlüğü, ondan sonra terörden arındırılması, sınırların güvenliği ve son olarak da kendi ülkelerinden başka bir ülkeye kaçmak durumunda kalan insanların gönüllü bir şekilde bu ülkeye geri dönebilmelerini sağlamak. Beş tane ana hedefimiz var.
BN: Kaldı ki Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarımızda da orada çok yaşanabilir, Suriye’nin belki başka taraflarında olmayan, altyapıları da oluşturduk.
Büyükelçi: Aynen. Şimdi bakın o iki harekâtta Suriye’den kaçan, Türkiye’ye gelen 360 bin misafirimiz ülkelerine geri döndü. Biz oranın her türlü altyapısını -hastaneler, okullar, üniversiteler, su- her şeyini biz sağlıyoruz ve sağlamaya da devam edeceğiz. Barış içinde yaşıyorlar. Şimdi Suriye’nin Türkiye ile bütün sınırı boyunca kurmak istediğimiz o güvenli bölgede -444 kilometrelik uzunlukta ve 30 kilometrelik derinlikte- 1 milyon insanı ve belki ileride 2 milyona yakın insanı rahat yaşayabilecekleri, hayatlarını geçindirebilecekleri yeni bir hayat kurmak için çalışıyoruz. Amacımız bu. Bu vesileyle sizin aracılığınızla ben bir de Türk Konseyi’ne, Türk Konseyi üyesi olan bütün ülkelere ve Kırgızistan’a da teşekkür etmek istiyorum; çünkü desteklediler. Geçtiğimiz günlerde Bakü Zirvesi’nde, Türk Konseyi’nin Cumhurbaşkanları düzeyindeki zirve toplantısında, Kırgızistan dahil bütün üye ülkeler Türkiye’nin bu haklı davasını, Barış Pınarı Harekâtı’nı destekledilerini açıkladılar.
BN: Türk dünyasının birliğine çok güzel bir örnek oldu bu.
Büyükelçi: Aynen öyle. Yani bu Üniversitede, bu ülkede, Türk dünyasının göbeğinde, bu teşekkürü bir borç biliyorum. İşte dediğim gibi bu vesileyle Türk Keneşi ve Kırgızistan’a da teşekkür ediyorum. Tekrarlamak istiyorum. Onun haricinde, önümüzdeki süreçte, Türkiye kendi kapısına gelen milyonlarca da olsa savaştan kaçan insanlara her zaman olduğu gibi kapısını açacaktır. İnsani duygular çok önemli. Bu insanlara bakmak çok önemli. Biz bu kadar iş yaparken, bu kadar insana bakarken, dost bildiğimiz, müttefik bildiğimiz ülkelerin kalkıp da teröristlerle ve bizim çok seneler canımızı acıtmış bir terör örgütü ile iş birliği yapmaları hakikaten çok yanlış. Maalesef Batı medyasında hâlâ bu görülmüyor. Tam tersi bu yapıya destek var. Bu nedenle biz hakikaten çok rahatsız olduk. Barış Pınarı Harekâtı’nı da bu nedenle başlattık. Ama sonuç şu olacak: sonuç Suriye’de yaşayan bütün Suriye Halkı için güzel bir sonuç olacak inşallah. Burada emeği geçen, bu konuda hayatlarını feda eden herkese de teşekkürlerimizi, minnetlerimizi sunmayı hakikaten bir borç biliyorum. Hayatını kaybeden Mehmetçik’e, yaralanan, gazi olan Mehmetçikler’imize hem Allah rahmet eylesin hem acil şifalar diliyorum. Bundan sonraki süreç daha güzel olacak. Türkiye bazı oyunları bozdu. İleride de oyunları bozmaya devam edecek. Ama önemli olan, burada gördük, Türk dünyası gene bir arada hareket etti. Bence bu en güzel sonuçlardan biri oldu.
BN: Türkiye her zaman ilelebet payidar kalacak inşallah Sayın Büyükelçi’m. Söylediğiniz gibi, bütün bu kahraman askerimize ve şehit olan yedi kahraman askerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Sayın Büyükelçi’m, bu yoğun çalışmanızda ki bunları büyük bir zevkle her zaman izliyoruz, zaman ayırdınız, konuğumuz oldunuz, bizleri şereflendirdiniz. Çok teşekkür ediyoruz size. Sizi çok daha sıklıkla burada görmeyi arzu ediyoruz.
Büyükelçi: İnşallah. Ben size teşekkür ederim. Sizin yoğunluğunuzda bizi de kabul etmiş olmanızdan ve bize böyle bir fırsat vermiş olmanızdan ötürü. Bütün MEDIAMANAS çalışanlarına, Manas Üniversitesi’nin tüm öğrencilerine, tüm öğretim kadrosuna, değerli yöneticilere, herkese selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.
BN: Türkiye Cumhuriyeti Bişkek Büyükelçimiz Sayın Cengiz Kâmil Fırat ile gündemdeki gelişmeleri konuştuk değerli izleyicilerimiz ve dinleyicilerimiz. Bir başka programda görüşme dileğiyle… Hoşça kalın!