Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi (KTMÜ) Yönetimi, yeni seçilen Öğrenci Konseyi ile tanışma toplantısı düzenledi. Toplantının ardından Öğrenci Konseyi ve Kulüplerinin yeni hizmet binasının açılış töreni de yapıldı.
KTMÜ Senato Salonu'nda 30 Ekim 2019’da yapılan tanışma toplantısına Rektör Prof. Dr. Sebahattin Balcı, Rektör Vekili Prof. Dr. Asılbek Kulmırzayev ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve KTMÜ Denetleme Kurulu Üyesi Yalçın Topçu katıldı.
Prof. Dr. Sebahattin Balcı
Rektör Prof. Dr. Sebahattin Balcı, toplantıda yaptığı konuşmada, gençlerin Üniversitenin gelişmesine ve Manas'ta huzur iklimi yaşanmasına gençlerin büyük katkısının olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sebahattin Balcı, "Sevgili Gençler, siz bu üniversitenin en önemli bileşenlerinden birisiniz. Bunu unutmayın. Bu üniversitenin bugüne gelmesinde, elde etmiş olduğu başarılarında -her bileşenimiz de olduğu gibi- sizin de büyük payınız var. Bu üniversitenin huzur içerisinde yıllarını yaşamasına gençlik olarak çok büyük destek verdiniz. Bütün gençliği gönülden tebrik ediyorum. Bugün Manas Üniversitesi’nin sloganı ‘huzur iklimi’ ise hayat için huzur iklimini sağlamak öncelikle sizin başarınızla oldu. 14 ülkeden 22 kökenden birbirini hiç tanımayan gençler bir araya geliyor. Ayrı ayrı ülkelerden, ayrı ayrı coğrafyalardan, ayrı ayrı kültürlerden, ayrı ayrı zevkten, estetikten gençler bir araya geliyor. Hatta Kırgızistan’dan gelenler birbirini tanıyor mu sanki? Kırgızistan’ın 7 bölgesinden geliyor; aynı köyden geliyor, başka yerden geliyor, hiç birbirini tanımıyor. Türkiye’den gelen tanıyor mu? Özbekistan’dan gelen tanıyor mu? Birbirini hiç tanımayanlar bir araya geliyor ve burada birleşiyor. En kısa zamanda Manas Gençliği oluyor. Üniversitenin huzuruna, Üniversitenin geleceğine, Üniversitenin çalışmalarına olumlu katkılarda bulunacak güzel işler yapıyor. Bu sizin başarınızdır. Ben burada 10 seneden beri çalışıyorum. Bu üniversitenin rektörlüğünü şerefle yapıyorum. Benim bu gençlikten hiçbir şikayetim olmadı. Yıllar yaşadık. Yıllar bitti. Bizim gençliğimizin bizi üzen, bizim başımızı yere eğdiren davranışları olmadı desek yeridir. Binlerce insan içerisinde yok denecek kadar azdır. Bu gençliğin başarısıdır. Şimdi siz böyle bir gençliğin temsilcisisiniz. Çok iyi bir miras aldınız, çok kıymetli bir emanet aldınız. Şimdi bunu omuzlarınızda daha da ileriye taşıyacaksınız. Daha iyi bir gençlik, daha çalışkan bir gençlik, daha iyi örnek olan bir gençlik. Bu sizin elinizde artık.
İkinci sloganımız ‘gelecek elimizde…’ İşte bizim elimizde. Şimdi sizlerle yapacağız bunu. Bunu hak ettiği için gençliğe işte bir bina tahsis ettik. Gençlik bunu hak ediyor. Hem de tam Rektörlüğün karşısına koyduk. Siz bizi göreceksiniz, biz de sizi göreceğiz. Komşu olacağız, gideceğiz, geleceğiz. Üniversitemizin içerisindeki birlik ve beraberliğe üstün bir katkı sağlayacağınızdan hiç tereddüdüm yok. Bütün kardeşlerin birleşmesi, bütünleşmesi, kaynaşmasını sağlamanızı sizden bekliyorum. Zaten çok iyiyiz; ama daha da iyi olsun. Biz buraya toplanmış, aslında gönül coğrafyamızın, kültür coğrafyamızın insanlarıyız. Allah bize bunu nasip etti.” diye konuştu.
Yalçın Topçu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamıyla sözlerine başlayan Yalçın Topçu da öğrencilere yeni görevlerinin getirdiği büyük sorumluluğu hatırlattı. Yalçın Topçu, “Sizleri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsım adına en kalbî duygularla selamlıyorum. İnşallah burada, bu seçim neticesinde almış olduğunuz görevler ile önce kendi ülkenize, ailenize ve bu bölgeye ve daha da önemlisi insanlığa faydalı işler yaparsınız. Sizin her birinizin kaderden dolayı bir görevi var. Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tacik, Tatar, Azerbaycanlı hiç fark etmez. Sizin her birinizin Tanrı Dağları’ndan inerken bir kaderiniz var. O da insanlığa merhamet, nizam ve medeniyet taşımak. Bir Kırgız, dilini ve ulularını tanımıyor, Amerikalı bir ünlüyü tanıyorsa, bu hiçbir şey ifade etmez. Köksüz bir şey haline gelir. Cengiz Aytmatov’un dediği gibi mankurt haline gelir. Önce kendinizi iyi tanıyın.
Sizin burada esas işiniz okuduğunuz bölümlerde en iyi olmak. İsmail Gaspıralı atamıza -İsmail Gaspıralı’yı biliyorsunuz değil mi? Kazak, Kırgız, Türkmen’in, Tatar’ın, Anadolu’dakilerin, bizim hepimizin dilde, işte, fikirde birlik olmamızı isteyen ulu atamız- o günkü vatanperverler gelip soruyor biz ülkemiz için vatanımız için ne yapabiliriz diye. O da tek bir şey söylüyor: ‘Siz dilde, işte, fikirde bir olun.’ O da onlara ne iş yapıyorsun diye soruyor. Birisi öğrenciyim diyor. O da ‘O zaman öğrencilerin en iyisi ol!’ diyor. Yani yaptığın işin en iyisini yaparsan ülkene faydalı olursun diyor.
Bu atamızın nasihatini tutun hepiniz. Yani siyasi fikirleriniz olabilir; ama bunları asla ve asla kavgaya dönüştürmeyin. Siyasi fikirlerinizi medeni ortamlarda tartışın, kavgayla asla ve asla işiniz olmasın. İfade ettiğim gibi bunlardan da uzak kalmayın. Dünya meselelerinin, ülkenizin meselelerinin sizi birinci derecede ilgilendirmesi lazım. Üniversitelisiniz, birinci derecede ilgili olmalısınız memleketinizin meseleleriyle, memleketinizin siyasi meseleleriyle, memleketinizin sosyal meseleleriyle. Ama bunu asla ve asla durak kavgalarına, sokak kavgalarına, kafe kavgalarına taşımamalısınız. Üniversite amfilerinde bu fikirleri tartışabilmelisiniz. Yani üniversite öğrencisi okuluna gider gelir, kafede oturur çay içer, modayı takip eder, moda müzik dinlerse olmaz. Üniversite öğrencisi Kazakistanlı’ysa Kazakistan’ın, Kırgızistanlı’ysa Kırgızistan’ın, Türkiye’den geldiyse Türkiye’nin, Azerbaycanlı’ysa Azerbaycan’ın, Türkmenistan’dan geldiyse Türkmenistan’ın, Özbekistan’dan geldiyse Özbekistan’ın bütün meseleleriyle alâkalı olmalı. Dediğim gibi sadece bunu, kavga ortamına taşımamalı. O memleketleriyle alâkalı her şeyi tartışmayı bilmeli.
Bunun dışında sizlere söyleyeceğim, geçenlerde biliyorsunuz Bakü’de bir adı Türk Keneşi bir adı Türk Konseyi olan Türk Dili Konuşan Ülkelerin toplantısı oldu. Oraya Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan katıldı. Altımız birden ayağa kalksak -İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi- dilde, fikirde, işte bir olsak, bunlar Suriye’ye bombalar yağdırabilirler mi ve utanmadan petrolü garantiye aldık diyebilirler mi? Bunların adı ne olursa olsun, ister Batıda ister burada ne olursa olsun, emperyal ve sömürgeci ülkelerin bir tek derdi vardır: gittikleri ülkede torağın altıyla ilgilidir bunlar. Toprağın üstündekileri yok ederler, katlederler. Toprağın üstüyle ilgili olan sadece sizin atalarınız. Bizde katliam yok. Gittiğimiz yerlere medeniyet götürmüşüz, gittiğimiz yerleri ihya etmişiz, imar etmişiz. Ama bunlar gittikleri yerin altına bakarlar. Afganistan’da savaş bitmiyor biliyorsunuz. Orada kardeşleriniz var. Afganistan’da Kazak asıllılar var, Kırgız asıllılar var, Türkmen asıllılar var, Tacik asıllılar var.
Türkmenistan’da katılacak ve altı tane devlet olacağız; ama bir tane millet olacağız. Bu doğrudur arkadaşlar. Adımızı kim ne koyarsa koysun, ister bize Kazak desinler, Kırgız desinler, Özbek desinler, Tatar desinler, Tacik desinler, ne derlerse desinler bir hakikat var ki biz binlerce yıl evvel aynı atanın balalarıyız; sadece farklı beşiklerde büyümüşüz. Yani biz Anadolu beşiğinde büyümüşüz. Siz buralarda, ata yurtta büyümüşsünüz. Ama biz aynı atanın balalarıyız ve biz öpöz kardeşiz.
İbrahim Yunusov var şimdi Taşkent Kırgızistan’da. Taşkent’in büyükelçisi. O burada da biliyorsunuz önemli bir sanatçı. Bir kültür adamı. Bakanlık yapmış. O benim buraya seneler evvel geldiğimde bir salonda çok güzel bir konuşma yaptı. Benim söylediğim bu ‘bir ananın, bir babanın çocuklarıyız’ ile başladı. ‘Bizim kanımız bir, canımız bir, pazarımız bir, mezarımız bir, bir oğlu bir kardeşiz biz.’ dedi. O pazarımız, mezarımız bir lafı, çok güzel bir laftı. Yani İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi dilimiz bir olmalı, işimiz bir olmalı, fikrimiz bir olmalı. Biz bir olduğumuz zaman dünya çok şey kazanacak. Sadece biz kazanmayacağız yani, sadece Bişkek kazanmayacak, sadece Ankara kazanmayacak, sadece Bakü kazanmayacak, sadece Taşkent kazanmayacak, sadece Aşkabat kazanmayacak, sadece Nursultan kazanmayacak. Bu bölge kazanacak. Yani Moskova kazanacak, Pekin kazanacak ve ta Washington, Londra kazanacak, dünya kazanacak.
Bizlerin bilim ve teknoloji üretmesi gerekiyor. Bu arada tabii ki bu teknolojiyi ve bilimi mananın emrine vermek gerekiyor. Mananın emrine vermezsek teknolojiyi, bilimi, vahşiler gibi oluruz. İşte bunlar gibi oluruz. Tek derdimiz petrol olur. Tek derdimiz yine benzer bir şey olur. O zaman kaderimizin dışında iş yapmış oluruz. Çünkü Cenab-ı Allah bize -nizam ve merhamet medeniyetini yeryüzünde siz yazın diye- bir kader vermiş. Bizim kaderimiz bu. Biz yeryüzüne nizam ve merhamet medeniyetini yaymak için gelmiş bir milletiz. Onun için bir olmalıyız diyorum. Onun için beraber olmalıyız. Onun için -Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi- altı devlet bir millet olmalıyız diyorum.
Manas bunun için çok önemli. Manas Üniversitesi çok önemli. Burada ifade ettiğim gibi kendi bölümlerinizle ilgili en iyi şekilde yetişirken kendi bölgemizin, kendi dünyamızın, Türk dünyasının, ötesi İslam dünyasının ve daha ötesi dediğim gibi insanlığın problemleri ile de ilgili ve alâkalı olmalıyız. Onlarla ilgili de söz söylemeliyiz. Bizim gençlik yıllarımızda bir sözümüz vardı. Onu size söylemek istiyorum. Ben de okul başkanlıkları yaptım. Bizde pek seçim yoktu ama. İki taraf vardı o zaman. Fertten cemaate… Yani önce kendimi iyi yetiştireceğim. İyi yetişmişlerle bir grup olacağım. Cemaatten cemiyete… Onu büyüteceğim. Cemiyetten millete… Millete taşıyacağım o büyümeyi, yetişmeyi. Yeter mi? Yetmez. Milletten ümmete… Yani Arap Birliği istediği kadar bizim karşımızda olsun. Arap ülkelerinin sokağı sabah akşam Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye dua ediyor. Ben bunu bizzat Hac’da Mekke’de yaşadım. Peki yeter mi? Ümmette kalmak yeter mi? Arap’a sahip olacağız. Afrikalı’ya sahip olacağız. Arakanlı’ya sahip olacağız. Yetmez. Oradan da Allah’a sıçrayacağız. Bir daha söylüyorum. Fertten cemaate, cemaatten cemiyete, cemiyetten millete, milletten ümmete, ümmetten Allah’a sıçramak. Hayatımız, yaşamımız, ölümümüz, her şey için, her şeyimiz Allah için olmalı. Neticede ölüm var çünkü. Gittiğimiz ebedî hayat." dedi.
Öğrenci Konseyi
Öğrenci Konseyi Başkanı Askarbek Abduakimov ise bu yılı gelişim ve değişim yılı olarak belirlediklerini söyledi ve Öğrenci Konseyi olarak bu eğitim-öğretim yılında yapmayı planladıkları çalışmalarla ilgili sunum yaptı.
Öte yandan Öğrenci Konseyi ve Kulüplerinin yeni hizmet binasının açılış töreni de yapıldı. Ardından Üniversite Yönetimi, öğle yemeğini Üniversitenin sosyal tesislerinde öğrencilerle birlikte yedi.