Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı ve Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Tekin, 23 Aralık 2017’de Manas Radyosu’nun (Media Manas) canlı yayınına konuk oldu.

Program Bişkek’te 102.9, Talas’ta 88.1, Narın ve Çolpon Ata’da 93.7 frekanslarından, mediamanas.kg adresinden, TuneIn’den, Media Manas’ın YouTube ve Facebook hesaplarından sesli ve görüntülü olarak yayınlandı.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı ve Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Tekin, “Manas Radyosu’nda Özel Röportaj” adlı programda, Radyo-Televizyon Müdürü Dr. Bülent Namal’ın sorduğu soruları cevaplandırdı. Röportaj program sırasında Şarizat İbrayeva tarafından Kırgız Türkçesine de çevrildi.

Programda Doç. Dr. Yusuf Tekin; Kırgızistan ve Kırgızistanlılar ile ilgili düşüncelerini, KTMÜ’nün geçmiş dönemlerle kıyasladığında bugünkü durumuyla ilgili görüşlerini, Üniversitenin ulaşması gerektiğini düşündüğü hedefleri, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki eğitim ilişkilerini, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Türkiye’deki reform çalışmalarını anlattı.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı ve Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. Yusuf Tekin, programdan sonra sosyal medya hesabında, “Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Mütevelli Heyet Toplantısı için geldiğimiz Bişkek’te üniversitemizin yüz akı kurumlarından Manas Radyoda iki ülke arasındaki eğitim ilişkilerini konuştuk.” paylaşımında bulundu.

Doç. Dr. Yusuf Tekin, programda; ilk olarak 7-8 yıl önce geldiği Kırgızistan’ın, dışarıdan bakan bir göz olarak bu süre içinde hızla geliştiğini gözlemlediğini, bu sürece katkı sağlayan tüm Kırgız yetkilileri ve Hükûmeti kutladığını söyledi. Kısa zaman önceki seçimle Cumhurbaşkanı seçilen Sooronbay Ceenbekov’a Allah’tan yardım temenni eden ve başarılar dileyen Doç. Dr. Tekin, “Şunun altını çizmek lazım ki bu coğrafyada iktidar değişikliklerini bu kadar sessiz, sakin ve demokratik usûllere göre yapan neredeyse tek ülke Kırgızistan. Bunu gerçekten çok sağ duyulu bir şekilde yapıyor. Bu açıdan da Kırgız Halkı’nı tebrik etmek lâzım.” dedi.

Kırgızistan’a ilk seyahatinde Manas Üniversitesi’ne bir akademik panel için geldiğini söyleyen Yusuf Tekin, Üniversitenin o zamanlar burayı kuran iradenin hayalleriyle hiç alâkası olmayan bir pozisyonda olduğunu, hem akademik olarak hem fiziksel altyapı itibariyle hem de maddi yatırımlar açısından sorunlar yaşandığını belirtti. “Kırgızistan gelişirken Manas Üniversitesi yerinde sayarsa o zaten kötü bir şey olurdu. Hem ülkedeki değişimin hem buradaki yönetim değişikliğinin Üniversitenin gelişmesinde çok büyük katkısı var. Yeni bir ekip, yeni bir heyecanla işe başladı, dört elle işe sarıldı. O da güzel bir sonuç doğurdu. Hem burada mevzuattan kaynaklanan, Üniversitenin kuruluşu ile ilgili uluslarası anlaşmaya dayanarak yapılan ikincil mevzuatlardan kaynaklanan  sorunlar vardı. Onlar aşıldı. Hem de açık söylemek lâzım ki Mütevelli Heyetin hem Türkiye’deki hem Kırgızistan’daki üyeleri biraz daha fazla Üniversiteye sahip çıktı. Yetkili Kırgız arkadaşlarımız, dostlarımız bize daha fazla yardımcı oldular. Mevzuatlar değiştirildi. Üniversitenin gelişminin önünde engel olarak kabul edilebilecek bariyerler kaldırıldı ve Manas Üniversitesi birden bire çok hızlı bir şekilde büyümeye başladı. Şimdiki Manas Üniversitesi ile bundan 7-8 yıl önceki Manas Üniversitesi arasında hiçbir benzerlik yok neredeyse. Şimdi Manas Üniversitesi, ortalama bir Batı ülkesindeki üniversite kampüslerinden çok daha ileride bir kampüse sahip. Akademik göstergeleri itibariyle bulunduğu coğrafyadaki en iyi üniversiteler arasında yer alıyor. Bu anlamda Kırgızistan'da son dönemde aldıkları ödüller itibariyle baktığımızda akademik gelişmesinin de çok iyi bir noktaya doğru gittiğini görüyoruz. Tabii bunlar mutluluk veriyor. Bu bir kişinin, bir şahsın başarısı değil, bu bir ekip başarısıdır. Sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin, bizim tarafımızdaki arkadaşlarımızın gayreti değil. Sebahattin Hoca ve Asılbek Hoca sürece olağanüstü şekilde sahip çıktılar. Kırgızistan Hükûmeti’nin de bu süreçte mevzuattan kaynaklanan sıkıntılarımızı aşmak konusunda bize yaptığı katkıları ihmal etmemek gerekiyor. Onların da katkılarıyla Üniversite gerçekten arzulanan hedefe doğru giden bir üniversite oldu. İyi bir noktaya doğru gidiyor, daha da iyi olacak. …Ben Üniversite Mütevellisi ile ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum. Şimdi bu Üniversitenin Mütevelli Heyetini oluşturan irade, bu Üniversiteden beklentilerinin ne kadar büyük olduğunu göstermek için çok güçlü bir profil oluşturmuşlar. Kırgız tarafından Sayın Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Eğitim ve Bilim Bakanı ve Bişkek Belediye Başkanı, yani bütün siyasi otorite bu yapının içerisinde. Türkiye tarafından baktığımızda, Türkiye’de eğitimle ilgili karar verici iki ana kurum var: Yükseköğretim Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı. İkimiz de buradayız. Tüm bu konularda bize mali destek veren Maliye Bakanlığının en üst düzey yetkilisi Gelir İdaresi Başkanımız aramızda. Dolayısıyla bu Üniversiteyi kuranlar Mütevelli Heyetini oluştururken zaten çok yüksek bir çıta koymuşlar. Sadece şu tabloyu, isimleri değil unvanları yazın, bu Üniversiteyi kuranların gerçekten çok güçlü bir hedef tayin ettiklerini görürsünüz.” diye konuştu.

Tekin, “Türkiye’de Milli Eğitim’deki reformlarla ilgili olarak da “Türkiye’de mevcut Hükûmet göreve gelmeden önce, yani 2002’den önce fiziksel koşullar itibariyle eğitim-öğretim hiç de iyi bir yerde değildi, açık söylemek lazım. Bir sınıfta ortalama 40-50 arası öğrenci, yani 50’ye yakın öğrenci vardı. Bazı sınıflarda 70-80 öğrencinin olduğu bir eğitim ortamı. Normalde ülkelerin demokratikleşme göstergelerine bakılırken, bütçeden en fazla payı hangi bakanlığın aldığına bakılır. Türkiye’de uzun yıllar Savunma Bakanlığı bu anlamda en büyük payı almıştır. Bu göstergeler itibariyle baktığımızda, Türkiye çok iyi bir noktada değildi. Fakat AK Parti iktidarındaki son 15 yıl içerisinde eğitim-öğretimde atılan adımlar, bütün bu olumsuz göstergeleri birden bire tersine çevirdi. Şu anda Türkiye’de bir derslikte, yani bir sınıftaki öğrenci sayısı, okul türüne göre 18-20 arasındadır. 70-80 kişilik sınıflardan 20 kişilik sınıflara gelmiş oluyorsunuz. Aynı şekilde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 30’lardan 12-13’lere düştü. Bir öğretmenin 30 öğrenciyle ilgilenmesi başka, 12-13 öğrenciyle ilgilenmesi başka bir şeydir. Bunlar önemli şeyler. Aynı şekilde şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin merkezi bütçesinin, yani milli gelirinin yaklaşık olarak yüzde 20’si eğitime ayrılmış durumda. Bu anlamda baktığımızda birinci sıradayız bakanlıklar arasında. Bu da çok önemli bir gösterge.” ifadesinde bulundu.

“Biz Kırgızistan ile bütün bu tecrübelerimizi paylaşmaya hazırız. Ne zaman isterlerse... Mesela burada Fatih Projesi’nin uygulandığı dört başı mamur bir okulu Kırgızistan Hükûmeti ile beraber yapabiliriz. Bir ortaokul, ilkokul, lise... Bir başlangıç yapılabilir. Biz bütün bu anlamdaki taleplere açığız. Kırgızistan ve Türkiye halkının kardeşliği bâki. Biz hiç ayrım gözetmiyoruz. İki ülke halklarını kardeş olarak görüyoruz. Siyasetçilerimiz, Hükûmetlerimiz de bunu böyle görüyor.” diyen Milli Eğitim Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin, sözlerini, “Bireysel olarak ben ve benim çevremde Türkiye’de tanıdığım herkes bu coğrafyaya aşık. Bu coğrafyayı gerçekten ata vatan olarak görüyorlar. Atalarımızın göç ettiği, akrabalarımızın hâlâ orada yaşadığı bir toprak olarak görüyorlar. Bu anlamda bizde biliyorsunuz akrabamızı gözetmek denilen şey, çok önemli bir şeydir. Bizim insanlarımız, buradaki dostlarımızla ilgilenmeyi, bir anlamda akrabalarla ilgilenmek olarak kabul ediyor. O yüzden ben de öyle görüyorum. Lütfen Kırgız dostlarımız da öyle görsünler. Hepsini Türkiye’ye bekliyoruz. Gelsinler, biz gelelim, akrabalar arasındaki gidiş gelişler artsın, dostluklar artsın. Kız alalım, kız verelim. Kültürlerimiz kaynaşsın tekrar. Arzumuz bu. Bunu yapmazsak dünya ulusları içerisinde birkaç kuşak sonra tamamen birbirimizden kopup gideceğiz. Bu da bizim üstümüze vebaldir. Biz bu dönemi, bu çağı yaşayan insanlar, bu sorumluluklarını yerine getirsin istiyorum. Bütün Kırgız Halkı’nı, bizi dinleyen herkesi saygıyla selamlıyorum.” cümleleriyle tamamladı.