İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesi, teşkilata üye 56 ülkenin temsilcilerinin katılımıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Adalet ve Barış İçin Birlik ve Dayanışma" temasıyla İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenen 13. İslam Zirvesi'nin açılış oturumunda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi'nin dünyadaki tüm Müslümanların ve insanlığın huzuruna, güvenliğine, refahına herkes için hayırlı bir geleceğe vesile olmasını temennisinde bulunarak, "Bu temennilere, bu duaya her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu günlerden geçiyoruz." dedi.
13. İslam Zirvesi Başkanı olarak konuşma yapacağını ifade eden Erdoğan, katılımcıları "Es-selamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü" diyerek selamladı.
Erdoğan, katılımcılara "Türkiye'ye ve İstanbulumuza hoş geldiniz. İİT 13. İslam Zirvesi vesilesiyle sizleri ülkemizde misafir etmekten duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
12. İslam Zirvesi Dönem Başkanı Mısır'a, bu sürede ortaya koyduğu çabalar ve faaliyetler için teşekkür eden Erdoğan, 6-7 Mart'ta gerçekleştirilen Filistin ve Kudüs konulu İİT 5. Olağanüstü Zirvesi'ne ev sahipliği yapan Endonezya'ya da şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İİT 13. İslam Zirvesi toplantımızın dünyadaki tüm Müslümanların ve insanlığın huzuruna, güvenliğine, refahına hepimiz için hayırlı bir geleceğe vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Bu temennilere, bu duaya her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu günlerden geçiyoruz. Zirve toplantımızın temasını oluşturan 'adalet' ve 'barış' kavramlarının içini doldurmakta, bunları müşahhas hale getirmekte acele etmeliyiz. Çünkü dünyanın dört bir yanından mağdurların, mazlumların çığlıkları yükseliyor. Maktullerin yürek parçalayan görüntüleri geliyor. Maalesef bu çığlıkların ve görüntülerin kahir ekseriyeti Müslümanlara aittir. İslam dünyası şu an yüzünü İstanbul'a, bu zirveye dönerek, buradan çıkacak güzel haberlere kulak açtığını, kulak verdiğini görüyorum, buna inanıyorum. Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir."
Erdoğan, Müslümanlar olarak Peygamberin Veda Hutbesi'nde ifade ettiği "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da malı da helal olmaz" emrine kulak verilmezse, yaşanan acıların asla dinmeyeceğini belirterek, "Sözüm ona İslam adına, Müslümanlık adına her gün mazlumlara saldıran, onların canlarına kasteden, mallarını yağmalayan terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz." vurgusunu yaptı.
İslamiyet'in barış ve sulh dini, Hz. Muhammed'in de "barış elçisi" olduğunu belirten Erdoğan, Allah'ın adaleti, iyiliği, doğruluğu ve yardımlaşmayı emrettiğini, buna karşılık çirkin işleri, kötülüğü ve haksızlığı yasakladığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu emirleri açıkça ihlal eden hiç kimsenin İslam adına hareket edemeyeceğini, Müslümanlara da faydalı olamayacağını söyledi.
Erdoğan, Müslümanların dünyanın birçok yerinde adaletsizliğe ve çifte standarda maruz kaldığı düşüncesinde olduğunu aktararak, kendi ülkelerinde zulüm gören ve haksızlığa uğrayan Müslümanların Batı ülkelerinde gitmenin yolunu aradığına vurgu yaptı.
Batı ülkelerinde İslamı ve Müslümanları hedef alan islamofobi ve yabancı düşmanlığı gibi nefret suçlarında tehlikeli bir artış olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Küresel karar alma ve uygulama mekanizmalarındaki temsil adaletsizliği de Müslümanlar arasında önemli bir rahatsızlık sebebidir. Örneğin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı? Yok. Geçici üye olmanın bir anlamı var mı? Yok. Karar, beş üyeden bir tanesi olumsuz davransa iş bitti. Diyorum ki 'Dünya beşten büyüktür.' Artık dünya 1. Dünya Savaşı şartlarında değildir. Dünyada şartlar değişti. Öyleyse BM'nin reforme edilmesi şarttır. Adil bir dünya bekliyorsak, bunu beklemek hakkımızdır. Kendisi adaletsizlik üzerine kurulu bir sistemin küresel adalete katkı sağlayabilmesi mümkün değildir. Bunun sıkıntılarını karşı karşıya olduğumuz birçok sorunda gördük, görüyoruz, yaşıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi yapısının dünyanın nüfusunun coğrafi ve dini dağılımı göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmesi çağrısında bulundu.
Aksi yaklaşımlar neticesinde sonuç almanın mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizde bir söz var. 'Süt ağlayan bebeğe verilir.' Ağlamayana verilmez. Öyleyse bizler hakkımızı aramanın mücadelesini vereceğiz. İslam ülkeleri olarak öncelikle güvenlik, adalet ve kalkınma konularına özel önem vermemiz gerekir. Yaşadığı yerde kendini güvende hissetmeyen hiç kimse geleceğinden emin olamaz. Adaletten umudunu kesen insanların terör örgütlerinin istismarına açık hale gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü her şeyin başı ve sonu adalettir. Kardeşliği sadece sözde bırakmamalıyız. Teknik, ticari, ekonomik, kültürel, sosyal tüm boyutlarıyla gerçek anlamda hayata geçirmeliyiz. Tüm, İİT örgütleri bu dayanışmayı en güzel şekilde ortaya koymalıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ümmetin geleceği olan gençlerin daire-i adliye çerçevesinde hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakınan, öz güven sahibi bir nesil olarak hayata hazırlamaları gerektiğine dikkati çekti.