Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde (KTMÜ) “I. Uluslararası Türk Halklarının Felsefî Mirası Sempozyumu” gerçekleştiriliyor.

19-21 Eylül 2018 tarihleri arasında devam edecek Sempozyuma Orta Asya’dan ve dünyanın farklı ülkelerinden 100’ün üzerinde felsefeci ve bilim adamı katılıyor.

Sempozyumla Türk dünyasının bilgi, hikmet ve tefekkür geleneğinin farklı bakış açıları ve yorumlarla ele alınarak bu kültürün yeniden üretimine katkı sağlanması amaçlanıyor.

Sempozyum Türkiye’nin Bayburt Üniversitesi ve Ahi Evran Üniversitesi’nin katılımıyla gerçekleştiriliyor.

KTMÜ Kasım Tınıstanov Konferans Salonu’nda 19 Eylül 2018’de gerçekleştirilen açılış programına KTMÜ Rektörü Prof. Dr. Sebahattin Balcı, Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vatan Karakaya, Bayburt Üniversitesi Rektör Başdanışmanı Prof. Dr. Necmettin Tozlu, Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Sultan Rayev, Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi Başkanı Prof. Dr. Gaziz Telebayev, büyükelçiliklerin temsilcileri, akademisyenler, öğrenciler ve basın mensupları katıldı.

Türk medeniyeti hak ettiği önemi görmeye başladı

Açılış programında KTMÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Camgırbek Bököşov, “Günümüz dünyasında Türk dilli halkların, ülkelerin özel bir yeri var. Türk halklarının medeniyeti, tarihteki yeri ve yaşanan olaylar insanlık tarihinde hak ettiği önemi görmeye başladı. Türk medeniyeti hakkındaki düşünceler, eski Avrupa merkezli anlayıştan çıkıp özgün halde eğitim kitaplarındaki yerini almaya başlamalı. Bunun sağlanması için yapılan çalışmalar entelektüeller, bilim insanları ve okurlar tarafından takip edilmeye başlandı. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin tarihi misyonu, insanlığın gelişmekte olan medeniyetine katkı sağlıyor. Bu katkının devamı için böyle uluslararası sempozyumlar düzenliyoruz.” dedi.

Misyona uygun bilimsel etkinlik

KTMÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Layli Ükübayeva da “Üniversitemizin misyonuna uygun olarak pek çok iş yapmaktayız. Türk dünyasının felsefesini, dinini, dilini, tarihini, kültürünü, edebiyatını ve bunun gibi konuları ele alan bilimsel etkinlikler düzenlemekteyiz. Ancak bugünkü sempozyum Üniversitemizde ilk defa gerçekleştiriliyor. Bu nedenle bizim için farklı bir önem arz ediyor. Uluslararası Türk Halklarının Felsefî Mirası Sempozyumu adını verdiğimiz bu bilimsel etkinliğe çeşitli ülkelerden bilim insanlarını davet ettik. Bu seçkin davetlilerle gelecekteki perspektifleri belirlemeye çalışacağız.” diye konuştu.

KTMÜ her zaman ön planda

Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Sultan Rayev ise “Türk halklarının medeniyeti konusunda çok iyi bir araştırma yapılmalı. Türk halkları insanlığın gelişiminde çok büyük bir rol oynadı. İnsanoğlunun medeniyetinin gelişmesine özel bir katkı sağladı. Türk halklarının felsefi mirasının düşünce tarihinde, hazinesinde büyük bir yeri var… Manas Üniversitesi günümüz eğitim sisteminde özel bir örnek oluşturuyor. Sadece örnek değil, adeta manevi merkezimiz haline dönüşüyor. Bu Üniversitede ulusal ve uluslararası düzeyde çok etkinlik gerçekleştiriliyor. KTMÜ bizim bilim ve eğitim sistemimizde her zaman ön planda ve çok özel bir öneme sahip. Bu nedenle Rektörümüze çok teşekkür ederiz.” sözleriyle düşüncelerini dile getirdi.

Mirasımızı çok iyi araştırmalıyız

Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi Başkanı Prof. Dr. Gaziz Telebayev, “Bildiğiniz gibi bazıları Türk haklarının yazılı kültürünün olmadığını öne sürer. Bunu ısrarla iddia ederler. Oysa ki Orhun Yazıtları’ndan başlayıp günümüze kadarki eserleri incelediğimizde pek çok zengin kaynağa sahip olduğumuzu görürüz. Bunları çok iyi araştırmalıyız.” ifadesinde bulundu.

Türk dünyasının bütün birikimini insanlığın istifadesine sunma

KTMÜ Rektörü Prof. Dr. Sebahattin Balcı, “Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, misyonunun bir parçası olarak, Türk dünyasının bütün birikimini irdeleyip araştırıp uzmanların katkılarıyla yeniden bütün dünyanın istifadesine sunma görevini üstlenmiştir. Türk Uygarlığı Araştırma ve Uygulama Merkezimiz tarafından yayınlanan pek çok eser bugün bilim dünyasının ve dünya kamuoyunun istifadesine sunulmuştur. Özellikle gençlerimizin bu eserlerden istifade etmeleri için itina gösterilmektedir.” diyerek Üniversitenin misyonlarından birini özetledi.

Vakıf medeniyeti

Rektör Prof. Dr. Sebahattin Balcı, “Biz Türk dünyası olarak çok geniş bir coğrafyada bulunuyoruz. Çok zengin, köklü bir medeniyetin varisleriyiz. İftihar ettiğimiz bir tarihimiz var. Bizim tarihimizde yüzümüzü kızartacak hiçbir olay yoktur. Bunu hiçbir millet kolay kolay söyleyemez; ama biz Türk milleti olarak bunu söylüyoruz. Bizim başımız bütün tarihimiz boyunca dimdik kalmıştır. Neden? Çünkü biz insana yönelmişiz ve insanı yüceltmişizdir. İnsanın varlığını ve mutluluğunu sağlamak için çalışmışızdır. Biz alan olmamışızdır, biz veren olmuşuzdur. Onun için herhalde medeniyet tarihinin zirvesini oluşturan Osmanlı medeniyeti bir vakıf medeniyeti olarak bilinmekte ve kabul edilmektedir. Vakıf medeniyetinin esası kendisinde olanı vermek üzerine kurulmuştur; almak değildir.” sözleriyle Türk medeniyetinin özelliğini anlattı.

Medeniyetin temeli adalettir

Prof. Dr. Sebahattin Balcı, “Şimdi medeniyet tanımını da o bakımdan, esastan ele almak gerekiyor. Nedir medeniyet? Refah mıdır, bilgi midir, kültür müdür? Bugün dünyada büyük gelişmeler yaşanmış, teknoloji çok ileri noktalara gitmiştir. Belki 100 yıl evvel hayal edemeyeceklerimiz bugün elimizin altında bize hizmet ediyor. Bugün akıllı cep telefonu var. 50 yıl evvel böyle bir şeye sahip olunacağı söylenseydi buna kaç kişi inanabilirdi? Bakın çok da çabuk alışıyoruz bunlara. Ancak bütün bu gelişmeler bir medeniyet getirdi mi? Eğer getirmiş olsaydı dünyada adalet olması lazımdı. Çünkü medeniyetin temelinde adalet olması lazım. Herkes için adalet. Haklının hakkının olduğu bir nizamın olması gerekiyor. Bugünkü dünyaya bakınca bütün bu gelişmelere, refaha, teknolojiye, imkâna rağmen dünyada adaletin olmadığını görüyoruz. Ülkelerin yıkıldığını, yakıldığını, şehirlerin yok olduğunu, milyonlarca insanın kanının sel gibi aktığını, adı sanı hiçbir şekilde bilinmeyen yüzlerce insanın denizlerde boğulduğunu, sözüm ona medeniyet diye 21’inci asrın en gelişmiş insan kompozisyonunun yaşandığını zannettiğimiz şu asırda tüm bunların hepsine seyirci kalındığını görüyoruz. Nasıl medeniyet bu?..” sözleriyle Batı medeniyetini sorguladı.

İnsanlık için yeni bir medeniyet

Prof. Dr. Balcı, “Bugün dünya yine Türkler’in inşa edeceği yeni bir medeniyete ihtiyaç duyuyor. Yeniden insan olduğunu hatırlamalı, insanın kıymetini bilmeli, insanla beraber bütün kâinata karşı sorumluluklarını idrak etmelidir. Adaletle hakla ve hukukla yaşanabilecek bir dünya için gerçekten barış için bir medeniyete ihtiyacımız var. Bu medeniyet inşallah 21’inci asırda bizim bu mirasımızın yeniden canlanmasıyla dünyaya yeni bir nefes, yeni bir mutluluk vesilesi olacaktır.” diye konuştu.

Bir başlangıç umudu

Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vatan Karakaya, “Bu Sempozyum bizi heyecanlandırıyor. Birkaç yüzyıldır dünyasından koparılmış, bugüne kadar tarihe öncülük yapmış bir milletin yeniden kendini bulma, yeniden kendini inşa etme hareketinde bir motivasyon, bir başlangıç olacak umudundan dolayı bu tip etkinlikler bizleri heyecanlandırıyor ve umut oluşturuyor.” sözleriyle Sempozyuma verdiği önemi dile getirdi.

Davetli konuşmacılar

Açılış konuşmalarının ardından davetli konuşmacılar sunumlarını gerçekleştirdi. Bayburt Üniversitesi Rektör Başdanışmanı Prof. Dr. Necmettin Tozlu, “Bir Muhasebe: Türk Tefekkür Geleneğinin Sorunları Üzerine”; Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı Camgırbek Bököşov da “Türk Felsefesi” başlıklı sunum yaptı.