Главная > Университет > KTMÜ’de Türkiye Gazeteciler Federasyonu 54. Başkanlar Konseyi Toplantısı
KTMÜ’de Türkiye Gazeteciler Federasyonu 54. Başkanlar Konseyi Toplantısı31 октября, 14:44. Разместил: bn |
Türkiye Gazeteciler Federasyonu 54. Başkanlar Konseyi Toplantısı, Kırgızsitan-Türkiye Manas Üniversitesi'nin (KTMÜ) ev sahipliğinde 31 Ekim 2017’de KTMÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa Türkiye Cumhuriyeti Bişkek Büyükelçisi Metin Kılıç, KTMÜ Rektörü Prof. Dr. Sebahattin Balcı, Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Menderes Demir, TGF Başkanlar Konseyi üyesi gazeteciler, Türkiye’nin usta kalemlerinden Gazeteci Yavuz Donat katıldı. İki ülkenin milli marşlarının okunması ile başlayan program, açılış konuşmalarıyla devam etti. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, konuşmasında, “Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun birinci görevi Türkiye’nin birliğini, beraberliğini ve menfaatlerini korumaktır. Daha sonra kendi mesleki sorunlarımızla ilgileniyoruz. Türkiye’de resmi kurumlar haricinde TGF kadar Türk dünyasında faaliyet gösteren başka bir kurum ve kuruluş yoktur.” dedi. Usta Kalem Yavuz Donat, “Altın Köprü’de konuşmaktan dolayı son derece gururluyum. Türk dünyasının ‘altın köprüsü’ bir üniversite burası. Türkiye ile Kırgızistan arasında altın köprü olan bir üniversite. Gelmeseydim üzülürdüm. Bugüne kadar burada hayata geçirilen projeler değerlendirildiğinde diğerlerinin bir yanda, KTMÜ’nün ise diğer bir yanda görülmesi gerektiğini düşünüyorum; çünkü bütün projeler arasında en kalıcı olanı, yüz yıllara miras olarak bırakılabilecek örnek bir bilim kuruluşu olan KTMÜ.” dedi. KTMÜ’de okul ile meslek paydaşlarının iç içe olduğunu belirten Donat, KTMÜ’nün başarı için bu gerekli koşulu en güzel şekilde başardığını söyledi. Gerçek anlamda üniversite olmanın zor olduğunu ifade eden Donat, KTMÜ’nün bunu başardığını vurguladı. “Hayat, başarı, inançlı ve iddialı insanın elindedir.” diyen Yavuz Donat, sözlerini “Hocamızın bu üniversiteyi takdim ederken, iddiasını ve inancını gördüm. Bu, başarıya giden yolda atılacak en önemli adımdır.” diye konuştu. KTMÜ Rektörü Prof. Dr. Sebahattin Balcı, “Biz ziyaretiniz, teşrifiniz, tespitlerinizle üzerimizdeki çok büyük sorumluluğu daha iyi bir hedefe, merhaleye taşıyabilmek için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Biliniz ki her ziyaretiniz ve söylenen her söz, bizim için bir yayın gerilmesi gibidir. Bir kere daha, bizim yayımızı gerdiniz. Çok daha uzak mesafelere bu ateş bu dava ulaşacak şekilde inşallah gayretlerimizi sürdüreceğiz. Lâyık olmaya çalışacağız. Bize düşen görev bu aziz millete lâyık olmak, bize güvenen Devletlerimizi ve onların bize olan güvenlerini hiçbir şekilde unutmadan canla başla çalışmaktır. Dostluğumuzu, kardeşliğimizi pekiştirmek üzere Üniversitemizin kuruluşunun 15. yılında, seçtiğimiz ‘gelecek elimizde’ sloganı ile geleceğe yürümeye devam edeceğiz. Hayat için de bir sloganımız var. O da ‘huzur iklimi’dir. Gönülde huzur olmazsa, insanın hayatından tat alması mümkün değil. Camiada huzur olmazsa, camianın bir ve beraber olması, ortak bir dava etrafında birleşip birlikte bir iş yapması mümkün değil. Biz bu bakımdan, Manas Üniversitesi’nde hayat sloganımızı ‘huzur iklimi’ olarak seçtik. Üniversitemizin 22 yıllık geçmişinde bugün gelmiş olduğumuz noktada, huzur ikliminde geleceğe güvenle bakan yeni bir gençlik yetiştirmek için canla başla çalışıyoruz. Gençleri Manas Üniversitesi’nden mezun ederken, her anlamda sağlam birikim ve hiçbir zaman unutmayacakları referanslarla topluma kazandırmayı amaçlıyoruz. Burada hem kendilerine hem ailelerine hem ülkelerine hem Türk dünyasına faydalı olacak, dostluklarını evlatlarına miras bırakabilen ve insanlığa değer katacak gençler olarak yetiştirilmesi için canla başla çalışıyoruz. Gençlere bir kez güvendiniz mi, onlar sizin arkanıza bakmanıza gerek bırakmıyorlar. Yeter ki onların yol göstericisi, ışıkları olun. Yeter ki onları sevin ve sizin sevginizi gönüllerinde hissetmelerini sağlayın. Bu coğrafyada maalesef, Sovyet döneminin bakiyesi olarak bir sevgisizlik var. Biz Manas Üniversitesi olarak, öncelikle yeniden sevgi meşalesini yakmaya çalıştık. Bugün Kırgızistan’da 60’tan fazla üniversite var; ama hiçbir üniversite olmasa da Kırgızistan’ın KTMÜ’sü Kırgızistan’a yeter. KTMÜ Kırgızistan’ın kılcal damarlarına kadar girmiş ve toplumla bütünleşmiş bir üniversitedir. Üniversitelerde yükselen değerler, topluma hizmet ve uluslararasılaşmadır. Biz Manas Üniversitesi olarak elbette eğitim-öğretim ve araştırmayı çok önemsiyoruz. Şu anda Kırgızistan’daki üniversiteler arasında açık ara öndeyiz. Kırgızistan’ın uluslararası bir yüksek öğretim markasıyız; ama bu yetmiyor; çünkü biz rekabetimizi Kırgızistan toprakları ile sınırlandırmış değiliz. Kırgızistan’da hiçbir zaman vazgeçmeyeceğimiz bir şey var: topluma hizmet. Toplumun her alanda gelişmesi. Tabii ki medya sektörü, medya alanı, medya çalışanları toplum için çok büyük değer ifade eder. Her bir medya çalışanı toplumda bir kandil gibi olan, toplumda aydınlatıcı görev ifa eden bireylerdir. Medyasız bir iş yapma ihtimalimiz hiç yok; ama medya da toplumun aydınlatılmasında çok büyük sorumluluklar taşıyor. Sizler TGF olmanın büyük bir birikimi ile 54. şuranızı burada gerçekleştiriyorsunuz. Tüm Türkiye’yi örtmüş ve Türk dünyasına taşmış vaziyette bulunuyorsunuz. Biliniz ki Sayın Başkanım, bundan sonra da biz de sizler için Kırgızistan’da, Bişkek’te bir cemiyet gibi hizmet etmeye devam edeceğiz. Koymuş olduğunuz hedefe gönülden katılıyoruz. Medya ve basından her zaman bekleyeceğimiz de budur. Birlik ve berabeliğe sağlayacağı katkıdır. Bu, Türkiye için çok gereklidir; ama sadece Türkiye için değil, Türkiye’ye gönül veren dünya coğrafyasındaki her yer için bu çok gereklidir. Dünyanın neresinde Türkiye’yi ümit olarak gören bir kişi varsa, sizler o kişi için çok önemli ve gereklisiniz. Bugün 300 milyonluk Türk dünyası, 1.5 milyarı aşkın nüfusu ile Müslüman dünyası var. Onlardan da başka hakkı haklıya teslim etmesini bütün geçmişi ile başarmış ve büyük medeniyetler kurmuş bir millet olarak Türkler’in adaletine güvenen, milyonlarca insan vardır. 1990’lara kadar Türkiye’nin çok küçük bir pencerden dünyaya baktığını biliyoruz; ama ondan sonraki Türkiye’nin yeniden ayağa kalktığını, adeta yeni bir diriliş yaşadığını ve kendi bölgesinde artık varlığını herkese kabul ettirdiğini ve bir küresel aktör olarak da hak ettiği yeri almak istediğini memnuniyetle görüyoruz. Bugün 5 bin kilometre ötedeki ata topraklarımızda varsak, bu onun bir yansımasıdır.” diye konuştu. T.C. Bişkek Büyükelçisi Metin Kılıç ise “Burası çok özel bir yer; çünkü ata yurdumuz. Dolayısıyla buraya gelenler ata yurdun havasını koklamış, suyunu içmiş, 2000 yıl öncesine dönmüş oluyor. Dolayısıyla “Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu’nun da Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun da burada toplanıyor olması, onlara bizim aslında geçmişte hangi yerlerden kopup geldiğimizi ve bugün dünyanın yeni konjonktüründe hangi alanların bizim etki alanımız, nüfuz alanımız olması gerektiğini göstermesi açısından tahmin ederim yararlı olur. Öncelikle burada 4 yıl görev yapan bir büyükelçi olarak, anne tarafı da 1916 yılında buradaki Rus Kırımı’ndan kaçarak Türkiye'ye gelip sığınmış bir kişi olarak, bu bölgelerin bizim 25 yıl önce ilişkilerimizin kurulup ondan sonra oluruna bırakılması gereken yerler olmadığına inanıyorum. Çünkü biliyorsunuz ki artık dünyada konjonktür hızla değişiyor. Yani bir zamanlar iki kutupluluk vardı. Bu iki kutuplu dünyada bizim buradaki akrabalarımızla daha doğrusu tarihimizle irtibat kılmamız mümkün olmuyordu. Daha sonra tek kutuplu bir dünya düzeni oluştu. Biliyorsunuz bu düzen hızla değişiyor ve dünya siyasi ve ekonomik ağırlık merkezi Avrasya’ya doğru kayıyor. Bizim aslında meşru haklarımız olan, yani bizim buradaki en büyük meşruiyetimiz, Orta Asya'daki meşruiyetimiz siyasi çıkarlarımız değildir. Ekonomik çıkarlarımız değildir. Başka amaçlar da değildir. Bizim buradaki meşruiyetimiz, bu topraklardan çıkıp gitmiş olmamız ve bu topraklarda kardeşlerimizi bırakmış olmamızdır. Dolayısıyla bu bölgeler, Moğolistan’a kadar, bizim eski yazıtlarımızın, anıtlarımızın, dikitlerimizin bulunduğu yerlerdir. Kardeşlerimizin, kültürümüzün, dilimizin, dinimizin, medeniyetimizin bir olduğu yerlerdir. Dolayısıyla bu bize bir meşruiyet yaratıyor. Biz de bu meşruiyete dayanarak, bu bölgenin daha gelişmesi, bağımsız kalması amacıyla bu bölgelerde faaliyet gösteriyoruz. Bu Üniversite bunun bir parçası. Yine şehirdeki diğer düzeydeki okullarımız da bunun bir parçası. Bizler bu bölgeden çıkıp gitmişiz; ama bu bölgeler uzun süre başka kültürlerin esareti altında yaşamış. Dolayısıyla yeniden bu bölgelerde Türk kültürünü, Türk dilini, Türk adetlerini ve Türklük bilincini hakim kılmak için oldukça yoğun faaliyet göstermemize ihtiyaç bulunuyor. Biz de bunu yapıyoruz.” dedi. Açılış programı, karşılıklı plaket takdimi ile sona erdi. Вернуться назад |